Merhaba,

İsmim Didem, İzmirliyim, 34 yaşındayım, makine mühendisiyim ve 12 yıldır oldukça aktif bir iş hayatım var.

29.08.2015 cumartesi gecesini 30.08.2015 pazar sabahına bağlayan gece, uzun zamandır bir araya gelmemiş bir sürü arkadaş bir araya gelmiş ve Çeşme’de harika bir yaz akşamı planlamıştık. Haliyle gece bir hayli geç bitti. 4-5 saatlik bir uykudan sonra pazar gününü plajda geçirmek üzere uyandım. Kalktığımda sol gözüm tamamen görmüyordu.

6 yaşımdan beri miyop olduğum için kendimi bildim bileli lens kullanıyorum. Önce anlamadım ve lensin gözüme zarar verdiğini düşündüm. Eczaneye gidip göz damlaları aldım ve 1-2 saat bekledim. Ama durum çok ciddiydi, bir gözüm görmüyordu ve hapı yutmuştum. Tek gözümle sürmek zorunda olduğum arabamı alarak pazar günü acil göz doktoru olan İzmir Ege Üniversitesi Hastanesi’ne başvurdum. Gözümün lensten zarar gördüğünü söyleyip, içerisine bir sürü ilaç damlatıp gözümü kapatarak beni eve yolladılar.

2 gün geçti, ben hala görmüyordum. Sonrası çok hızlı aktı.

  • 02.09.2015 teşhis
  • 10 gün yüksek dozda kortizon
  • MS ile tanışma
  • Elime tutuşturulan iğneler
  • 35 gün süren görme kaybı

Sanırım ekim ayına doğru neyin ne olduğunu anlamaya başladım. Ve her acıda olduğu gibi, önce inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve en sonunda kabullenme…


İlk bir yılım zararlı alışkanlıklarını korkudan bırakmış, aman yorulmayayım bir şey olur korkusuyla çok sevdiğim bazı yüksek nabız spor aktivitelerinden vazgeçmiş, 100’ün üzerinde rüyada bir daha asla yürüyemediğimi, bazen tamamen kör olduğumu, bazen konuşamadığımı görerek geçti. Zararlı alışkanlıklarımı hatırlamamak için daha az dışarı çıkmaya başlamıştım ve kimseyi göresim yoktu. İşten sonra eve geliyor, dizi izledikten sonra rüya görüyor, ertesi gün yine işe gidiyordum.

Eski Didem uyumayı sevmez, işten sonra spora gider, oradan gelip 1-2 arkadaşına uğrar, 5-6 saat uyur ve tekrar işe giderdi. Normalin üzerinde bir enerjim varken ne hallere düşmüştüm. Nörolojik hastalıklarda uyku çok önemli dedikleri için kendimi uyutmak adına bitki çayları içmeye başlamıştım. Uyumadan önce MS ile ilgili katıldığım onlarca Facebook grubunda üzücü tecrübeler okuyup ağlamayı da asla ihmal etmiyordum.

İğnelere alışmam 3-4 ay aldı. İğneyi her yaptığımda kafamı kaldıramıyordum. Ateşim çıkıyordu ve midem çekiliyordu sanki. Gözüm düzeldikten sonra görünürde MS ile ilgili bir sıkıntım olmamasına rağmen iğne yapmaktan ayrıca hasta olmuştum.


Neyse, buraya kadar çok detaylı ve depresif geldim. Yazının bundan sonraki kısmı bu şekilde değil, içiniz kararmasın. Tıpkı benim hayatım gibi. MS benim hayatımda iyi anlamda bir dönüm noktasıymış. Mış diyorum çünkü bunu içinden geçerken anlayamıyor insan. Aradan yıllar geçip önceki sen ve bugünkü senin farkını anlayabilecek deneyimde olduğunda adını koyuyor insan.

Ben MS’e büyük bir teşekkür borçluyum!

Neden mi?

Çok düşünür, çok fazla uzun vadeli plan yapar, başkalarının düşüncelerini çok önemserdim. Her şeyi abartır ve çok yapardım. Çok çalışmak, çok spor yapmak, çok az uyumak, en hızlı olmak, en enerjik olmak, çok sevmek, çok sevinmek ama çok da üzülmek. Kendimi başkalarıyla kıyaslar ve “Neden ben?” sorusunu çok sorardım. İnsan “bundan sonra böyle bir insan olmayacağım ve kafaya taktığım anlamsız şeyleri artık takmayacağım” diyerek kendini programlayıp değişemiyor elbette. Ben bunları yapmaya devam ediyorum ama beni mutlu edenlerini. Canım istemiyorsa ve mutlu değilsem yapmıyorum. İnsan mutlu olunca çok yorulmak, çok çalışmak, bunlar zarar vermiyor ki. Bunu keşfettim. Bir tane hayatım vardı…

Başıma bir şey gelirse de tevekkel olacaktım ama başıma gelmeyen bir şeyi ne zaman gelecek diye bekleyerek sağlıklı (nispeten) günlerimi zehir etmeyeceğim.

Bu 6 yılda ne mi yaptım?

İlk 1 yıl bunalımından sonra arkamda bıraktığım çok sevdiğim hayatıma hızla geri döndüm. MS ile ilgili girdiğim bütün gruplardan çıktım. Bilgi almak istediğimde güvendiğim ve danışabildiğim insanlar vardı ve gruplara gerek yoktu. Spora geri döndüm, hem de bıraktığımdan daha büyük bir hızla koşmaya başladım. Bazı koşularda derece bile yaptım. İnsanlarla iletişimimi arttırdım ve özellikle mezuniyet aşamasında olan genç arkadaşlarla meslek hayatı ile ilgili tavsiyelerimi paylaştım. Bunu yapınca çok mutlu oluyordum. O halde daha çok yapmalıydım! İnsanlara zaman ayırıp paylaşımda bulunmayı çok seviyordum. Hem yeni insanlarla hem mevcut arkadaşlarımla iletişimimi daha da arttırdım. 7,5 yıldır çalıştığım işim artık keyif vermekten çok canımı sıkıyor ve beni zerre kadar mutlu etmiyordu. 4 ay önce bırakıp Almanya’ya taşındım. Mutlu olacağımın garantisi yoktu ama denememiş olmanın verdiği mutsuzluktansa tedavimi dahi buraya taşıma cesaretini göstermek bana daha iyi gelecekti ve yaptım.


Bu arada 2018 yılı içerisinde ilki kadar ağır olmayan bir atak daha geçirdim. Her şey her zaman yolunda gitmiyor. Hayatta haksızlıklara, kötü insanlara maruz kalıyoruz. Bazen bünyemiz kaldıramıyor ve vücudumuz tepki veriyor. Ama hem ilaçların hem de kendimin desteğiyle aileme bile haber vermeden atlatmayı başarmıştım bu sefer. Bundan sonrası daha kolaydı.

Benim hikayem böyle bir yolda devam ediyor. Bu yolda elbette ki şansım da yaver gidiyor. Ama bilin ki ben de çok emek veriyorum. Hayat çok güzel ve her anı bir kez yaşıyoruz. Kıymetini bildiğiniz, gözünüz gibi baktığınız, çok güzel bir hayatınız olmasını dilerim.

Unutmayın ki hayatta kontrol edilemeyen hastalıklardan birine maruz kalmak da vardı. O nedenle MS’e ve bize öğrettiklerine bugün de teşekkür etmeden geçmeyelim.

Sağlıcakla kalın. Berlin’den sevgiler.

Didem

Bağlantıyı kopyala