Emzirme sırasında multipl skleroz (MS) için antikor tabanlı ilaçları kullanmanın, 180’den fazla bebeğin incelendiği bir ön çalışmaya göre, en azından ilk üç yıl boyunca çocuğun sağlığı veya gelişimine zarar vermediği görüldü.

Araştırmacılara göre, Tysabri (natalizumab), Ocrevus (ocrelizumab), rituksimab veya Kesimpta (ofatumumab) kullanan annelerin emzirdiği çocuklar normal bir şekilde gelişti ve bu annelerin çocukları, MS için bu monoklonal antikorları kullanmayan annelerin çocukları kadar sağlıklıydı.

MSguncel.com’den notlar:

Öncelikle belirtmeliyim ki, şu an için yukarıda bahsedilen tedavilerin emzirme sürecinde kullanımı birçok ülkede onaylanmamıştır. Bu çalışma, emzirme döneminde bu ilaçlara maruz kalan 183 bebek ile, yine annesi MS hastalığı olan ve bu ilaçları kullanmayan diğer bebekleri karşılaştrarak gerçekleştirilmiştir. Temel amacı, bu ilaçlara maruz kalmanın, bebeklerin sağlığı ve gelişimi üzerindeki etkilerini ilk üç yıl içinde araştırmaktır. Elde edilen sonuçlar, en azından bebeklerin yaşamlarının ilk üç yılında bu ilaçlara anne sütü yoluyla maruz kalmanın “anne sütü ile beslenen bebeklerin gelişimi veya sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını” öne sürmektedir. Ancak, çalışmanın eksik kaldığı bir nokta, takip edilen bebeklerin sadece üçte birinin tam üç yıl boyunca izlendiğidir. Sonuç olarak, daha fazla çalışma ve veriye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu tür çalışmalar, doktorların emziren ve yüksek hastalık aktivitesine sahip annelerin tedavi planlarıyı yapmak açısından önemli veriler sunmaktadır.

Kendi durumunuzla alakalı en doğru bilgiyi almak için, her daim sizi takip eden nöroloğunuza danışarak hareket etmeniz büyük önem taşımaktadır.

Child development after exposure to monoclonal antibodies during breastfeeding” adlı çalışma, Amerikan Nöroloji Akademisi (AAN) 2024 yıllık toplantısında sunulacak. Toplantı, 13-18 Nisan tarihleri arasında Denver’da yüz yüze ve çevrimiçi olarak gerçekleştirilecek.

Gebelik sonrasında etkili tedavi olmadığında atak riskinin arttığı bilinmektedir

MS, kadınlarda erkeklere göre iki ila üç kat daha yaygındır ve birçok kadın, tanı konulduğunda doğurganlık çağında olabilir. Hamileliğin MS’in seyrini etkileyebileceğine dair kanıtlar bulunmaktadır; bazı çalışmalar hamileliğin koruyucu olabileceğini de öne sürmektedir.

Ancak, hamile kalmadan önce yüksek etkinliğe sahip hastalığı modifiye edici tedavi (DMT’ler) kullanan kadınlar, hamilelik sırasında kullanımı bıraktıktan sonra doğum sonrası atak oranının neredeyse gebe kalmadan önceki oranın üç katına kadar arttığı bir durumla karşılaşabilirler.

Hastalar doğumdan hemen sonra yüksek etkinliğe sahip tedavilerine yeniden başlarlarsa bu risk azaltılabilir, ancak bu ilaçların emzirilen bebek için güvenliği hakkında yeterince veri yoktur.

Almanya’daki Bochum Ruhr Üniversitesi’nde nöroloji profesörü ve MS ile gebelik konusunda uzman olan Dr. Kerstin Hellwig, Amerikan Nöroloji Akademisi (AAN) tarafından yapılan bir basın açıklamasında “Çoğu multipl skleroz için kullanılan monoklonal antikor ilaçları şu anda bir annenin emzirme döneminde kullanım için onaylı değildir” dedi. “Doğum sonrası MS atak riskinin artması nedeniyle, bazı anneler bu tedavilere yeniden başlama ihtiyacı duyabilir veya isteyebilir, bu nedenle bu ilaçların anne sütü aracılığıyla çocuğun gelişimine olumsuz bir etkisi olup olmadığını belirlemek önemlidir.”

Antikor tabanlı MS ilaçlarının bir çocuğun genel sağlığı ve gelişimi üzerindeki etkisini araştırmak için Hellwig ve ekibi, bu tedavileri kullanarak emziren annelerin çocuklarını içeren verileri inceledi. Veriler, Almanya MS ve Gebelik Kayıt Sistemi’nden gelmekte olup, araştırmacılar bu çocukların ilk üç yıl boyunca nasıl geliştiklerini değerlendirdi.

DMT kullanırken emzirilen 183 bebek, diğer 183 bebekle karşılaştırıldı

Çalışmaya 180 MS hastası anne ve üç nöromiyelitis optika spektrum hastalığı (NMOSD) hastası anne dahil edilmiştir. NMOSD, sinir liflerinin etrafında bulunan ve etkili nöronal iletişime olanak tanıyan koruyucu kılıf olan miyelinin hasar görmesiyle de kendini gösteren otoimmün bir hastalıktır.

Bu bebekler, aynı hastalıklara sahip annelerin ve gebelik sırasında DMT’lere maruziyet açısından eşleştirilmiş olan diğer 183 bebekle karşılaştırıldı. Ancak bu grup, emzirme sırasında monoklonal antikorları kullanmamıştı.

Anne sütü yoluyla monoklonal antikorlara maruz kalma, bir bebeğin yaşamının ortalama 19. gününde başlamıştır. Bazı bebekler ilaçlara yaşamlarının ilk gününde maruz kalırken, diğerleri için ilk maruziyet doğumdan dokuz ay sonrasına kadar uzanmaktadır.

Maruziyet medyan 172 gün (yaklaşık 5,5 ay) sürmüş ve iki gün ile üç yıl arasında değişmiştir. Emzirirken kullanılan en yaygın antikor ilacı Tysabri (%68,3) olmuş, bunu Ocrevus (%18,6), rituximab (MS’te endikasyon dışı kullanılan, %6) ve Kesimpta (%5,5) izlemiştir

İki anne emzirirken Tysabri’den Ocrevus’a ve bir anne de rituximab’dan Ocrevus’a geçmiştir. Emzirme döneminde glatiramer asetat (Copaxone) veya interferon bazlı ilaçlar kullanan diğer beş anne ise monoklonal antikor tedavisine geçmiştir.

Yaşamın ilk yıllarında ‘gelişim veya sağlık üzerinde olumsuz bir etki’ görülmedi

Sonuçlar, monoklonal antikor tedavisi kullanan anneler tarafından emzirilen bebeklerin, yaşamlarının ilk üç yılında enfeksiyonları sebebiyle hastaneye yatırılma veya antibiyotik reçete edilme olasılığının diğer bebeklerden daha yüksek olmadığını göstermiştir.

Araştırmacılar, bu monoklonal antikorlara anne sütü yoluyla maruz kalmanın en azından yaşamlarının ilk üç yılında “anne sütüyle beslenen bebeklerin gelişimi veya sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını” öne sürerek, gelişimsel gecikmeler veya yavaş kilo alma olasılığının da daha yüksek olmadığını yazdı.

Belirtilen bir çalışma sınırlaması, bu çocukların sadece yaklaşık üçte birinin tam üç yıl boyunca takip edilmiş olmasıdır; bu da yaşamın üçüncü yılına ilişkin sonuçları doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulabileceği anlamına gelmektedir.

Almanya MS ve Gebelik Kayıt Sistemi, Biogen, Roche ve Novartis gibi bir dizi şirket tarafından finanse edilmektedir. Biogen, Tysabri’yi geliştirmiş ve pazarlamaktadır, Novartis Kesimpta’yı pazarlamaktadır, ve Roche’nin bir parçası olan Genentech, rituximab’ın ticari adı olan Ocrevus ve Rituxan’ı pazarlamaktadır.

Kaynaklar:

Bağlantıyı kopyala